27 Şubat 2011 Pazar

Her Cumartesi 09.00’da Okumak

Bütün dünya cumartesi günü sabah dokuzda kitap okursa , o dakikalarda dünyadaki bütün kötülükler kitabın okunduğu yerlerde durur, yeryüzü bir cennete dönüşür. Sokaktaki balici çocuklardan, Beyaz sarayda Obama’ya, köyündeki Fadime teyzeden, Afrikalı aç çocuklara,kahvedeki Mehmet abiden, pubdaki Michael’a, herkes ama herkes bir olur.Bunun sağlayacağı büyüyü düşünebiliyor musunuz? Dünyamız daha yaşanır bir hale gelir.

Okumak; dünyada yapılacak en güzel ve en anlamlı iş.
Peki, “Neden okumalıyız?”
Eğer bir insan zamanının belirli bir kısmını kitap okumaya ayırırsa o zaman diliminde dünyevi her şeyden(günah,dert,sıkıntı vs.)kendini uzaklaştırmış olur. Bir nevi bunca yıldır insanların ulaşmaya çalıştığı ruhani huzuru yakalar. Günün o dakikalarında kendi içinde neler olup bittiğiyle ilgilenir, kendini tanımaya başlar.  Zaten bir insanın en büyük kavgası bu değil midir? Kendini tanıyamama. Eğer insan kendini tanıyamazsa sadece yaşamış olmak için yaşar bu dünyada. Kendini tanımanın insana vereceği faydalar ise saymakla bitmez. Örneğin; aydınlanmamızı sağlayan Edison, ünlü fizikçi Albert Einstein üniversite mezunu değillerdir ama okudukları kitaplar sayesinde kendilerini tanımışlardır ve hangi konuda başarılı olduklarını sezmişlerdir. Kendini tanıyan adam hangi konuda başarılı olacağını da bilir ve bunun da tek yolu var: O da kitaplarla dost olmak.
Peki, “neden cumartesi saat 09:00’da”
İnsanlar ancak kendilerinden ödün verip kazandıkları şeyleri sahiplenirler.Bunun için, eğer bir insan tatil günü sabahı kalkıp kitap okursa,yani kendinden ödün verirse kitap okuma eylemini daha çok sahiplenir.
Bütün dünya cumartesi günü saat dokuzda kitap okursa , o dakikalarda dünyadaki bütün kötülükler durur,yeryüzü bir cennete dönüşür.Sokakta ki balici çocuklardan,Beyaz sarayda Obama’ya,köyündeki Fadime teyzeden, Afrikalı aç çocuklara,kahvedeki Mehmet abiden, pubdaki Michael’a,herkes ama herkes bir olur.Bunun sağlayacağı büyüyü düşünebiliyor musunuz?Dünyamız daha yaşanır bir hale gelir.
Gelişmiş ülke toplumları, sahip oldukları bilgilerin %60’ını kitap okuyarak edinmiştir. Bütün dünya ülkeleri de bu yolla bilgi edinmeye başlasa akıl üstüne akıl koyar ve belki de evrende keşfedilmedik yer bırakmayız.Bunu sağlayabilmek için bu bilinci insanlara aşılamak gerekmektedir.Zaten geri kalmış ülkelerin en büyük sorunu budur.Eğer hiçbir ülke geri kalmış olmasaydı en azından aynı seviyede olmasa da bütün ülkeler birbirine yakın seviyelerde olsaydı,belki dünyada hiç savaş olmayacaktı.Çünkü;herkes aynı düşünce seviyesinde olursa kimse kimseyi ezemez.
Okumanın insanın kişisel gelişimini de çok faydası vardır. Okuyarak olayların ve gelişmelerin iç yüzünü öğrenen kişi, öncelikle kendine olan güvenini artırır. Bu ise aynı zamanda düşünce ufkunu geliştirip, geniş bir görüş açısı sağlayarak, olayları inceleme yeteneği kazandırır. Ayrıca okuyan kişiler çok okumanın beraberinde getirdiği zengin kelime dağarcığına sahip oldukları için etkileyici konuşarak hitap ettikleri kişilerde etki bırakırlar. Bu etki ise insanlarla ilişkileri güçlendirmekte, kişiye daha sosyal bir karakter sağlamaktadır. Geniş kelime dağarcığı insanın düşünme kapasitesini artırır,yani insan daha fazla kavramla düşünmeye başlar. Bu da kültür seviyemizi yükseltir.
Peki, “Ne yapmalıyız?”
İyi bir okuyucu olmak için yeteneğe ihtiyacı yoktur insanın, tek sahip olması gereken şey sabırdır. Okuma eylemi iğneyle kuyu kazmak gibidir, sabır ister, emek ister.
Okumanın diğer vasıflarından bir kaçı ise; umut ve heyecandır. Eğer insan bunları yakalarsa iyi bir okuyucu olmuş demektir. Zaten okumaya alışan insan bırakamaz, bağımlılık gibidir okumak, kitaplara aşık olursunuz bir müddet sonra. Dünya edebiyatın önemli izler bırakmış olan Viktor Hugo da bu konuda şöyle der: “Okuma ihtiyacı barut gibidir, bir kere tutuşunca sönmez”
İşte bu yüzden her cumartesi saat 09:00’da bizimle okur musunuz?

 
Ömer Topal
http://www.facebook.com/home.php#!/pages/%C4%B0KRAM-OKUMA-SALONU-ELAZI%C4%9E/130479000322649

26 Şubat 2011 Cumartesi

HER CUMARTESİ 09:00'da DÜNYA OKUYOR.SEN DE BİR SATIR OKUR MUSUN?

            Biz her zaman olduğu gibi bu hafta da yine ikram okuma salonundaydık ve dünyada olup biten herşeye bir saat ara verdik.
            Bir saat boyunca zamanı durdurduk ve bize sanki bu bir saat;bir gün,bir hafta,bir ay, hatta bir yıl gibi geldi.
          Başka dünyalara gittik,yeni hayatlar tanıdık ve zamanın en koyusunu yaşadık.
          Peki siz de bize katıldınız mı?
          Nerede?
          Ve hangi kitabın dünyasında?
          Bizimle paylaşır mısınız okuduklarınızı?
                                                                                                                                 

                                                                                                                                   Ömer Topal
http://www.facebook.com/notes/İkram-okuma-salonu-elaziĞ/her-hafta-cumartesİ-saat-0900-dÜnya-okuyorsen-de-bİr-satir-okur-musun/174073332639476

19 Şubat 2011 Cumartesi

Okumak Değişimin Başlangıcıdır.

            ‎'Genç ve hürken, düşlerim sonsuzken, çevremdeki herşeyi değiştirmek isterdim, dünyayı bile. Yaşlanıp akıllanınca dünyanın değişmeyeceğini anladım. Ben de düşlerimi azaltarak memleketimi değiştirmeye karar verdim. Ama o da değişeceğe benzemiyordu. İyice yaşlanınca artık sadece ailemi değiştirmeye karar verdim. Fakat o da olmadı farkettim ki sadece ben değişseydim onlara örnek olup onları değiştirebilirdim. Onlardan alacağım cesaret ve ilhamla memleketimi daha ileri götürebilirdim.' bu sözler bir mezartaşından alıntıdır. Şu açık ki değişim için ilk kendimiz değişmeliyiz biz değişmeden kimseyi değiştiremeyiz. Bunun için okumaktan daha güzel bir yol, daha güzel bir başlangıç olamaz...(Fuat Bahçeci)

Kim, Nerede, Ne Okudu Bizimle Paylaşır mısınız?

             "Her Cumartesi 09:00'da Dünya Okuyor" etkinliğinde nerede, ne okudunuz? Paylaşımlarımızın gitgide azaldığı günümüz teknoloji dünyasında, okuyarak bizimle zamanınızı paylaştığınız için teşekkür eder, bir sonraki Cumartesi 09:00'da buluşmayı ümit ederiz.
              

13 Şubat 2011 Pazar

İkram'dan bir mesaj var.

               Elazığ’da küçük bir okuma salonuyum. Hemen her masamın üzerinde bir kitap var. Kitap sayım çok değil, ama çok kitap çeşidim var. 10- 15 tane günlük gazetem var. İnsanları okumaya teşvik etmeye çalışıyorum. Sizler okuyunca çok mutlu oluyorum. Her Cumartesi 09:00’da “Dünya Okuyor” olsun istiyorum. İdeal olmadığımı biliyorum. Ancak ideallerinizin başlangıcı olmanın mutluluğunu yaşıyorum. Yeni okuma salonlarının açılmasını dört gözle bekliyorum. Siz isterseniz, her şeyi gerçekleştirirsiniz.
                

              I am a small reading hall in Elazig. I may not have lots of books but I have different kinds of books. I have also 10-15 daily newspapers. I feel happier when you keep reading.I want the whole world to read every Saturday at 9 o'clock.I may not be your first aim but I am proud that I am the starting point of your aims.I am looking forward to new reading halls to open. As long as you want it, you can realise your dreams.

12 Şubat 2011 Cumartesi

Kim, Nerede, Ne Okudu Bizimle Paylaşır mısınız?

Kısaca amacı çocuklara okuma alışkanlığı, yetişkinlere birlikte bir şeyler yapma hissi ve paylaşma  duygusunun vereceği mutluluğu kazandırmak olan “Her Cumartesi 09:00’da Dünya Okuyor” etkinliğinde biz İkram’da 8 kişiydik. Sizler dünyanın  neresinde, ne okuduğunuzu bizimle paylaşır mısınız?


http://www.facebook.com/home.php#!/pages/IKRAM-OKUMA-SALONU-ELAZIG/130479000322649

9 Şubat 2011 Çarşamba

Okuma Salonu Çocukları

Değerli Büyüklerim,   
           Doğan her çocuğun, eğer çocuğun zihinsel bir sorunu yoksa,  öğrenme kabiliyetiyle dünyaya geldiği söylenebilir. Ancak, öğrenme her zaman tek yönlü olmayabiliyor. Özellikle, bilgi kaynağının sınırsız olduğu günümüzde canımız, ciğerimiz dediğimiz çocuklarımızı hangi fırtınaların sürüklediğini kestirmek çok zor. Burada  çocuklarımızın,  isteme iğimiz hangi kötü davranışları öğrendiklerini tek tek yazmayacağım .  Ancak, 8 (sekiz) yaşındaki bir kız çocuğunun bally ya da  tiner kullanmayı ne şekilde öğrendiğini anlamakta güçlük çekiyorum. Bu zavallılara kimler, nasıl böyle bir alışkanlığı edindiriyorlar  Bizler sözde "iyiler" olarak alacağımız yeni arabanın hangi marka  olması gerektiğini  düşünürken, ev, yazlık, kışlık, baharlık,  villa almayı planlarken, geleceğimizi emanet etmeye çalıştığımız gençler bir bir elimizden uçmakta. Artık, "bu çocuk ilköğretimde çok akıllıydı liseye  gelince bozuldu" lafını bile duymaz olduk. Çünkü, melek  olarak doğan çocuklarımız henüz yedi sekiz yaşlarında kötü alışkanlıkların kurbanı olabiliyorlar. Ben de bunu anlamakta güçlük çekiyorum. Acaba çocuklarımızla yeterince ilgilenmiyor muyuz?             
                   Bu  hislerle bir kaç öğrencimle birlikte bir "Yürek  Seferi" başlattık. İnsanlara iyliği, güzelliği,  doğruluğu hatırlatıcı mekanları artırarak gençliğimizi içine düştükleri bu durumdan kurtarmayı hedefliyoruz. Okuma salonlarının bu soruna çözüm olacağını umut ederek, "Okuma Salonu Çocukları" yetiştirmeyi hayal ediyoruz. Bu bağlamda, Elazığ'da açılan İkra'm Okuma Salonu'nda her Cumartesi öğrencilerimle buluşup okuma etkinliği yapıyoruz. Şu an bu salon, ideal olmasa da uzun vadeli planlarımızın başlangıcı olması  dolayısıyla bizim için son derece önemli. Eğer, okuma salonu olarak ayakta tutarsak, bir iki yıl içerisinde 6,7 yaşlarındaki çocukların  okuma salonlarının gönüllü elçileri olacaklarının hayalini  kuruyoruz. Çünkü, bu çocukların daha o yaşlarda kendilerini  kalabalığa hitap için  okuma salonu kürsülerinde bulacağını düşünüyoruz.              
                  Siz değerli büyüklerimizin bazılarının kıymetli kalemlerinden çıkan kitaplar "Her Yerde Kitap" mottosuyla lokantada, berberde, marangozda , kısaca her yerde görülmeye   başlayacak. Bunun için siz değerli büyüklerimizin, kıymetli fikirlerine ihtiyacımız var. Sayın Cumhurbaşkanımızın  başlattığı " Türkiye Okuyor Kampamyası"  kampanya olmaktan çıkıp "Dünya  Okuyor" gerçeği ne  dönüşebilir. Eminim böyle bir dünyayı hepimiz  istiyoruzdur. Ancak, bunun için zevklerimizden fedekarlık  etmemiz gerekmiyor mu? 400 milyarlık bir arabaya binmek yerine 390 miryarlık bir arabaya binsek, 500 milyona takım elbise almak yerine 300 milyona bir başka takım alsak? Yani sadece bir ödün versek bir hayat kurtaramaz mıyız?                
               Değerli büyüklerim biz bu uğurda bir "Yürek Seferi" ne çıktık, değerli fikirlerinizle , vereceğiniz bir ödünle  yanımızda olmanızı bekliyoruz.